2 Nisan 2009 Perşembe

29 Mart 2009 Yerel Seçiminin Ardından


Her ne hikmetse ben siyaset içerikli yazılarımı bilinçli veya bilinçsiz hep biraz geciktiriyorum. Geç olsun, güç olmasın diyerek başlayayım yazıma.

Bu seçimlerin benim açımdan en büyük zaferi, bugüne kadar 'bazı' nedenlerden dolayı hiç oy vermemiş olan İlhan'nın vatandaşlık görevini yerine getirmesini sağlayabilmemdi herhalde. Yaprak'ı da alarak gittiğimiz Şehit Kubilay İlkokulu'nda zarflarımızı seçim sandıklarına atarken "haydi Kılıçdaroğlu, aklımız, gönlümüz seninle" diyorduk içimizden. Peki sonuç ne oldu? Elbet sonuç tam istediğimiz gibi gerçekleşmedi. Ancak muhalefet partileri AKP'nin adaylarına karşı nitelikli, sakin alternatifler çıkartabilirlerse bundan sonraki seçimleri kazanabileceklerini gördüler. Sonuç, bütün muhalefet partilerine motivasyon ve inanç kaynağı, AKP'nin iktidarını istemeyen yılmış halk için de ufuktaki umut dolu parlak ışık oldu.

Yazımın devamını "ben AKP ve CHP parti yönetimleri yerinde olsam bu seçim sonuçlarından ne çıkartırdım? sorusuna cevap arayarak getireceğim.

"Ben AKP yönetimi olsam bu seçim sonuçlarından;
1. Artık engellenemez yıpranma sürecine girmiş olduğum,
2. Adaylarımı yeterince iyi tespit edemediğim,
3. Vatandaşı azarlayan, tehdit eden tarzdaki konuşmalarımın fena teptiği,
4. Vatandaşlarımdan uzaklaştığımı ve tüm Türkiye'nin AKP etrafında döndüğünü zannederek büyük hata yaptığım,
5. Bu kafa ile gidersem bir sonraki seçimlerde fena çuvallayacağım,
6. Ekonomik kriz için alacağım tedbir paketinde ve IMF ile olacak antlaşmada çok dikkatli olmam gerektiği,
7. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da daha yaratıcı ve inandırıcı bir kimlik politikası hayata geçirmem gerektiği,
8. Geçmiş seçimleri bana kazandıranın icraat değil, "mağdur, haksızlığa uğrayan AKP" imajı olduğu,
9. Büyük şehirlerdeki anti AKP dalgasının bütün Anadolu'yu da çok rahat kavrayabileceği,
10. Parti içine nitelikli insangücü bulmakta bundan sonra çok daha fazla zorlanacağım,
11. Bu seçimlerde kadın ve gençlik kollarının iyi çalışmadığı,
12. Kömür dağıtmak, buzdolabı vermek, eve tuvalet yaptırmak gibi "sosyal yardımların" dipsiz bir kutu olduğunu, yolsullaştırdığım ve dolaylı olarak tembelleştirdiğim halkın bir sonraki seçimlerde verdiğim sadakalara da burun kıvıracağı mesajlarını çıkartırdım.

"Ben CHP yönetimi olsam bu seçim sonuçlarından;
1. Genel Başkanı değiştirme konusunda artık halkın taleplerini dinlemem gerektiğini yoksa şu an sağladığım kısmi desteği kaybedebileceğim,
2. Özellikle İstanbul ve batı illerinde sağlanan yükselişin devamını getirebilmek için derhal bütün Anadolu'daki kadın ve gençlik kollarını örgütlemem, partiye daha çok kadın ve gencin üye olmasını sağlamam gerektiği,
3. Parti lider adaylığına genç, partiye dinamizm ve tarz katacak yeni isimler yaratmam gerektiği,
4. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki sıfırlanmış oylarımın neden bu hale geldiğini araştırıp, bölgelerdeki CHP örgütlenmesinin canlandırılabilmesi için ekipler kurarak bölgeye çalışmaya göndermem gerektiği,
5. Parti üyelerinin genel merkez, il, ilçe ofislerinden çıkarak halkın arasına karışması, söyleşmesi, dertleşmesi, partiye yeni üyeler kazandırılması gerektiği,
6. AKP'ye karşı laf ebeliği yapmayı, polemiğe girmeyi bırakmak zorunluluğu,
7. Oluşturduğum yeni, dinamik politikaların halka ulaşabilmesi için bütün kanalları (öncelikli olarak internet)kullanacağım,
7. AKP'nin yolsuzluk dosyalarının kesinlikle peşimi bırakmayacağım,
8. Sadaka kültürünü halkın beyinlerine kazımaya çalışan AKP'ye karşı anti propagandaya devam edeceğim ve takipçi olacağım,
9. Yoksul halkın ihtiyaçlarını giderecek parti içi istikrarlı sosyal destek programları yaratacağım (ör. kadınların dikiş, nakış, örgü gibi üretimlerinin satılarak gelirin ürün sahiplerine aktarılması)
10. 21. yüzyılda "sosyal demokrasi nedir, ne değildir?" sorusuna üreteceğim politika, çözümlerle cevap vermem, sosyal demokrasiyi halka anlatmakta zorunlu olduğum mesajını çıkartırdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder