24 Mayıs 2009 Pazar

Gotik Mimari (1150-1400)

notre_damedom-kolnduomogotik-ic-mekangothic_arch

Norman ve Roman kilise üslubunun sonunu getiren Gotik sanat anlayışı Avrupa için dine yeni bakış, zengin bir kilise ve politik istikrar demekti. Kuzey Avrupa’da ortaya çıkan bu akım, Romanesk’in ağır ve kasvetli havasının yerine, ışığı ve zarafeti getirdi. Gotik uslüpla gelen yeni teknik, bir kilisenin tavanının örtülmesi için çapraz kemerlerin kullanılmasıydı. Böylece sürekli geliştirilebilen ve Norman mimarların hayal bile edemeyeceği yeni olanaklar ortaya çıktı.

Gotik tarzı icat eden Abbot Suger, 1144 yılında ilk denemesinde (St. Dennis Kilisesi - iç mekan - yanda sağ)- Paris’in hemen dışında) belki de ışıktan bir kilise yapmak istemişti. Yapıların ince ayaklar ve dar kaburgalar yardımıyla desteklendiği, serbest kalan duvarlara çok sayıda pencerenini açılabildiği aydınlık kiliseler inşa ettiler. Gotik mimari, ilk başta Romanesk yapılar üzerine denemelerle başladı. Ağır yuvarlak kemerler yerine daha dar sivri kemerler kullanıldı. Yuvarlak kemerlerle belirli bir yüksekliğe ulaşılabilirken, sivri kemerler ile bu kısıt ortadan kalktı. (Duoma Milano - üst soldan üçüncü) (Dom - Köln - üst soldan ikinci)

Gotik mimari de bir diğer konu ise ağırlık dağılımıydı. Ağır taşlardan oluşan tavan örtüsü, yuvarlak kemerlerde basıncı tümüyle aşağı verirken, sivri kemerlerde tavan örtüsünün ağır taşlarının basıncı dışa doğru vermekteydi. Sivri kemerler ve kemerleri desteklemek için kalın duvarlar yerine, taşıyıcı ayaklar kullanılarak, çok daha büyük ve yüksek yapılar inşa edilebilirdi. Bu nedenle Gotik uslüptaki kilise yapımcıları dışa doğru ağırlık dağılımını dengelemek için, duvarları dış ayaklarla desteklediler (Üst soldan birinci Notre Dame Katedrali - 1163-1345)uçan payandalar). Bir Gotik Kilise, taştan bu inca strüktür arasında, çok ince tellerin tuttuğu bir bisiklet tekeri örneği, havada asılıymış gibi gözükür. Bu ayaklar daha ince ve zarif görünmelerine karşın, çok daha az yer kaplar ve yapıya çok güçlü destek sağlar. Bu ayaklar sayesinde Gotik Kiliselerin tavanları yükselir, ayaklar arasındaki vitraylarla bezeli geniş pencereler ibadet mekanını aydınlatmaya başlar.

Gotik tarz yalın bir başlangıçtan, daha karmaşık bir sona doğru gelişim gösterdi. Taşıyıcı kemerlerin çevresine, yapısal açıda işlevi olmayan dekoratif kemerler eklendi. Zamanla bu dekoratif kemerler daha da gösterişli ve karmaşık hale geldi, çoğu zaman altın varakla kaplandı. Gotik tarzı en gösterişli dönemi “Flamboyant”dır(alev benzeri). İngiltere’de “dikey” Gotik olarak adlandırılan bu akımın en iyi örnekleri Londra Westminister Abbey’deki VII. Henry Şapeli (aşağıda soldan ikinci) ve Cambridge’deki King’s Koleji Şapeli’dir (aşağıda soldan birinci).

kingscollege250px-westminster_abbey_westla-saiinte-chapelle-250sainte-sapeli-vitray

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder