17 Mart 2009 Salı

Hakaret Sanatı



Şu günlerde yerel seçimlerin de etkisiyle politikacılarda hakaretin bini bir para. İnsan şaşırıp kalıyor duydukları karşısında. Magandalıktan tutun, kırk fırın ekmek yemeğe, adam olmamaktan tutun, yalancılığa kelimeler uçuşuyor kulaklarımızda, artık duymamak, terbiyemizi bozmamak için televizyonumuzu kapatıyoruz resmen. Peki bu hakaret kültürü bir tek bize özgü müdür? Kim, nasıl hakaret eder diye düşündüğümde benim aklıma hemen yakın zamandan bir örnek geldi: Iraklı gazeteci Muntazar El Zeydi'nin Amerikan Başkanı Bush'a fırlattığı ayakkabıları ... ne etkileyici bir hakaretti o öyle.

Ama benim bugün öğrenvanter bölümüme yazmak isteğim hakaret türü farklı; benim yazmak istediğim Rönesans'taki hakaret "sanatı" üzerine. Keşke bizim "çok" seviyeli politikacılarımıza bir parça ilhan kaynağı olsa aşağıdaki yazacaklarım. Ne de olsa şiire çok meraklı bir başbakanımız var !

Filippo Brunelleschi onbeşinci yüzyılda yaşamış, Floransa'daki dünyaca ünlü Santa Maria Del Fiore Katedrali'nin mimarıdır. Brunelleschi'nin katedralinde inşa ettiği kubbe onbeşinci yüzyıl için bir teknoloji, mühendislik dehasıdır ve Rönesans için Michelangelo'nun Davud'u, Leonardo da Vinci'nin Altın Oran'ı kadar önemlidir çünkü kubbe bilinçaltında beynin simgesidir ve Brunelleschi'nin kubbesi mimari açıdan o günlerin koşulları ile insanoğlunun aya uzanışı olarak betimlenmiştir. Bu kısa tanıtımdan sonra gelelim "hakaret sanatına".

Rönesans'ta hakaret bir sanat biçimiydi. Brunelleschi'nin rakipleriyle ve eleştirmenlerle arasında geçen tartışmalar, karşılıklı olarak yazılmış aşalayıcı sonelerden oluşurdu. İşte size bir atışma örneği:

Giovanni Acquettini, Brunelleschi'ye şöyle yazmıştı:

Seni dipsiz pınar, cehalet kuyusu,
Seni sefil hayvan, geri zekalı seni,
Belirsiz şeyleri görünür kılabileceğini zannedersin:
Senin Simyan bir işe yaramaz halbuki.


Brunelleschi ise ona şöyle karşılık verdi:

Bilge kişiler için varolan hiçbir şey
Görünmez kalmaz; bilgin müsveddelerinin
Boş hayallerini paylaşmaz onlar.
Doğada saklı olanı keşfedenler
Yanlızca sanatçılardır, değil aptallar.


Eh, bunca 'sanattan' sonra acaba aralarında ne oldu? Onu dileyen araştırsın bulsun ... ama ben ikilinin arasında en ağır sözleri sarfeden Giovanni Acquettini'nin internette net izine rastlayamadım. Bence bu bile birşeylere göstergedir ! Sanırım kendisi ilk defa bu yazı ile internette girmiş oluyor. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder